13 Aralık 2008 Cumartesi

Bileşik Kaplar Kanunu

Değerli Dostlar;

Eğitim hayatımıza ortaokul dönemlerinde giren bir konudur “Bileşik Kaplar Kanunu”. Matematiğe veya fiziğe ilgisi olmayan veya ilgili olupta bu kanunu küçümseyenler bu konuyu okul sıralarındaki yıllarında bırakır ve eğitim-öğretim eğrilerini daha üst seviyede olduklarına inandıkları kanunlarla doldurmaya girişirler. Bu kanun çok basit tanımlama ile ; “alt bölgelerinden birbirine bağlı iki veya daha fazla kapta bulunan sıvıların yoğunlukları aynı ise kaplardaki yüksekliklerininde aynı olmasını; eğer sıvı yoğunlukları farklı ise yoğunluklarıyla ters orantılı olarak yüksekliklerinin farklı olmasıdır.” . Kısaca şöyle de diyebiliriz: Kaba ne koyarsak o boşalır.

Değerli Dostlar;

Yukarıdaki satırlarda sizi fizik konularıyla sıktımsa affınıza sığnırım. Ancak benim asıl değinmek istediğim, bu kanunun hayatta da böyle olup olmamasıdır. Yani basit bir fizik kuralı gibi görülse bile hayatımızın her alanına da bunu aktaramaz mıyız? Şöyle düşünebiliriz iyilik yapan bir insan yaptığı iyiliğinde karşılığını görür, kötülük yapan bir insan yaptığı kötülüğün karşılığını görür. Elbette bu durum batında da olabilir, zahirde de olabilir. Ebedi hayat hocamın dediği gibi: “Kaba ne koyarsak o boşalır. Çünkü insanoğlunun kabı birdir.”

Değerli Dostlar;

Derler ki hayattaki tek tesadüf, sözlüklerdeki “tesadüf” kelimesidir. Bu yüzden kaderini elinde tutan insan hayatın bir çok latifeleri ile de karşılaşabilir. Bu latifelerin ne olduğu ve nasıl insanı etkilediği, hayata karşı kişinin yaptığı latifeler nispetindedir. Geçireceğimiz bir rahatsızlık nedeniyle gereksinim duyacağımız bir kan veya ilik; maddi olarak sıkıntılarımızda gereksinim duyacağımız para; kış mevsiminde ıssız bir yolda gereksinim duyacağımız bir taşıt; aç kaldığımız gereksinim duyacağımız bir çorba. Bunlar hayatın bize latifeleri olabilir. Peki aynı latifeleri biz hayata yaptık mı? Kan veya ilik bağışladık mı; para yardımı yaptık mı; taşıtımıza yoldan tanımadığımız birini aldık mı; birini doyurduk mu?

Efendim;

Kabımıza istikakımıza göre doğru ve insani doldurmalıyız ki, istikakımıza göre doğru ve insani boşaltabilelim. Unutmayalım biz kabın asıl sahibi değil sadece görünen emanetçisiyiz. Emanete iyi bakalım.

Niyet edelim ki Rabbim yazdıklarımızı önce bize nasip etsin...Sonra da ihtiyacı olanlara....

Lafı çok olanın yalanı da çok olur derler.

İzninizle efendim.

Mümtaz Ali Tahir