29 Aralık 2008 Pazartesi

Kış Geldi; Kendimize Bakalım Yeter (!) Mi Acaba?

Değerli Dostlar;

Bilgisayarımı açtığımda kafamda çok farklı konu hakkında bir lakırtıyı yazmak istiyordum. Ama...Yazmak istemiyorum.

Daha da doğrusu bir cami ve o caminin duvarındaki bir evden (!) bahsetmek istiyorum, içim sızlayarak, içim acıyarak.

Ankara'nın son yıllarda yeni bir yerleşim yerinin revaçta olduğunu bilmekteyim. Turan Güneş Bulvarı... Eskiden göçlerle oluşturulmuş Ankara'nın eski ve yeni yerleşim yeri. Lüks konutlarının arasında hala gecekonduların bulunduğu bir Türkiye, bir dünya gerçeği semt oluştu. Turan Güneş Bulvarının üzerinde Hollanda Büyükelçiliği'nin yanında oldukça bakımlı binalar ve binaların önünde lüks arabaların park ettiği kaldırımlarda yer bulursanız yürüyerek gideceğiniz bir cami var. Murat Camii. Yeni bir cami. Yapan ve yaptıranların hiç bir şeyden feragat etmedikleri küçük bir cami. Küçük bir avlusu var ve güzel bir manzaraya hakim. Önü açık. Abdesthanesinde bile sıcak suyun aktığı, sıcak bir mekan.

Bu sıcak caminin duvarına yaslanmış kaçak bir yapı var. Pencerelerinin çoğunda cam yerine naylonla kapatıldığı, kapısı suntadan, yolu 10 metre ötedeki sokaktaki gibi beton olmayan, çamura batabileceğiniz bir yol. İki odalı ve mutfağı olan bir ev (!) orası. Nasıl bulacağız derseniz, bir bebeğin ağlama sesini takip edin yeter derim. Bu evde iki Somalili aile yaşıyor. Mülteciler; ancak gözlerden uzak olduklarından yardım alamıyorlar...Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değiller, yani oyda kullanamıyorlar, dolayısıyla ne belediyenin kamyonları yaklaşabiliyor o çamurlu eve, ne de başka derneklerin araçları.

Onu ilk sunta kapı açıldığında gördüm. Herşeye rağmen dimdik, güleç iri siyah gözleri vardı, ismini öğrendiğimde şaşırdım, MANA. Siyah suratı şimdiye kadar görmediğim beyazlıktaydı. Kendisinin sıcaklığı -8 dereceye varan hava sıcaklığına inat çevreyi de sarıyordu. Ev dedikleri meskende koltukları, soba dedikleri sahanda ateşleri, mutfak dedikleri tezgahta yemek yoktu. Ama yürekleri dopdolu ve sıcak bir aile.

Neyse sizi sıkmak istemem. Konunun başlangıcındaki güzel camiye döneyim. O cami o kadar sıcaktı ki....Ne hikmetse ben namazımı kılamadım ve ne hikmetse sunta kapılı, çamurlu, aç insanlardan sonra bana cehennemi hatırlattı. Kılamadım dostlar namazımı....

Bu arada ne hikmetse camideki kimsede yaklaşık 8 aydır yanlarındaki aileyi görmemişler.

Efendim;

Kışın kendisini iyice gösterdiği bugünlerde; sıcak evlerimizde iyi gıdalarla beslenelim. Eğer camiye de gidiyorsak hemen eve dönelim. Çevrede de zaten görülmeye değer bir şey yok. Kendimize bakalım (!), ibadetlerimize (!) dikkat edelim yeter değil mi? Bence de YETER. Artık YETER. Mananında değeri de yok zaten.

Niyet edelim ki Rabbim yazdıklarımızı önce bize nasip etsin. Sonra da ihtiyacı olanlara....

Lafı çok olanın yalanı da çok olur derler.

İzninizle efendim....